Çerkezköy / Tekirdağ

Meme Kanseri Hakkında Bilinmesi Gereken 5 Önemli Bilgi

06.11.2022
1.465
Meme Kanseri Hakkında Bilinmesi Gereken 5 Önemli Bilgi

Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanserlerden biri olup görülme sıklığı bakımından akciğer kanserinden sonra ikinci sırada gelir.

Meme kanseri taraması ve tedavisindeki ilerlemeler 1989’dan beri hayatta kalma oranlarını önemli ölçüde artırmıştır. Herhangi bir kadının meme kanserinden ölme riski 38’de 1’dir (% 2.6)

Semptomların farkında olmak için tarama riski azaltmanın önemli yollarındandır. Nadir durumlarda, meme kanseri erkeklerde de rastlanabilir, ancak bu oran kadınlarda ortalama 7 kat daha fazladır.

 Belirtiler

ev-dekor-dizayn-meme-kanseri-hakkinda-bilinmesi-gerekenler

Meme kanseri riski azaltmak için düzenli taramalar önemlidir. Kadınların düzenli olarak taramalara katılması için herhangi bir belirtinin oluşmasını beklememesi gereklidir. Meme kanserinin ilk belirtileri genellikle kanserli memenin dış görünüşü ile değil, fiziksel muayene ile anlaşılabilecektir. Genellikle kalınlaşmış bir doku alanı veya memede bir yumru veya koltuk altında yumru olarak görülür.

 

Meme kanseri belirtileri şu şekildedir;

  • Aylık döngüde değişmeyen koltuk altlarında veya memede ağrı
  • Portakalın yüzeyine benzer şekilde, göğüs derisinin çukurluğu veya kızarıklığı
  • Meme uçlarından birinin ya da ikisinin etrafında döküntü varlığı,
  • Meme ucundan beyaz ya da kanlı akıntı gelmesi,
  • Meme ucunun ters ya da batık olması,
  • Memenin büyüklüğünde veya şeklinde bir değişikliğin bulunması,
  • Meme veya meme ucundaki cildin soyulması, dökülmesi şeklinde sıralanabilir.

Çoğu meme değişimleri kanser değildir. Bununla birlikte, kadınlar memede bir yumru fark ederse muayene için mutlaka bir doktora gitmelidir.

Nedenler

Meme gelişimi tamamlandıktan sonra bir kadının göğsü yağ, bağ dokusu ve lobülden oluşur. Bunlar emzirme için süt üreten küçük bezlerdir. Küçük tüpler sütü dışarıya taşır.

Vücutta meme kanseri, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına neden olmaktadır. Yaşam döngülerindeki olağan noktada ölmeyerek, büyümeye devam ederler. Bu büyüme kansere neden olur. Çünkü tümör hücreleri diğer hücreleri tamamen yok edecek kadar büyüme eğilimindedir.

Risk Faktörleri

Meme kanserinde risk faktörü ve kesin nedenler halen belirsizliğini korumaktadır. Ancak bazı risk faktörleri bu kanseri daha olası hale getiriyor. Bu risk faktörlerinden bazılarını önlemek mümkün olsa da bazılarını önlemek hiçbir dönemde mümkün değildir. Meme kanserinde risk faktörleri şu şekildedir;

  • Yaş: Meme kanserinin riski yaşla birlikte artar.
  • Genetik: Genetik faktörler meme kanserinin görülme sıklığını arttırabilecektir. Bu nedenle ailesinde özellikle meme ve diğer kanser türleri bulunuyorsa, kadınların kendi kendine meme muayenesi ve klinik muayenelerini düzenli olarak yaptırması gereklidir.
  • Öncesinde kanser görülmüş olması ya da kist varlığı: Daha önce meme kanserini geçirmiş olan kadınların, tekrar hastalık geçirme olasılığı, hastalık öyküsü olmayan kadınlardan daha fazladır.
  • Östrojen Maruziyeti Ve Emzirme: 1 yıldan fazla emzirme, meme kanseri riskini azalttığı görülmektedir. Bunun nedeni, bu dönemde prolaktin seviyesinin en yüksek değerlere ulaşmasıdır. O nedenle emzirirken memede kanser belirtileri görülmesi oldukça düşük bir olasılıktır. Östrojene maruz kalma süresi arttıkça kanser riskinin atış göstereceği söylenebilecektir. Bu nedenle geç menopoza giren ve erken menarş yaşı bulunan kişiler risk altındadır.
  • Vücut Ağırlığı: Menopozdan sonra aşırı kilolu olan veya obezite gelişen kadınlar, muhtemelen artan östrojen seviyelerine bağlı olarak meme kanseri geliştirme riski daha yüksek olabilir. Yüksek şeker alımı da bir faktör olabilir.
  • Radyasyona Maruz Kalma: Farklı bir kanser için radyasyon tedavisi görmek, ilerleyen zamanda meme kanserinin gelişme riskini artırabilir.
  • Hormon Tedavileri: NCI’ye göre, çalışmalar oral kontraseptiflerin meme kanseri riskini biraz artırabileceğini göstermiştir. ACS’ye göre, çalışmalar hormon replasman tedavisinin (HRT), özellikle östrojen-progesteron tedavisinin (EPT) meme kanserinin gelişme riskinde artışla ilişkili olduğunu bulmuştur.

Teşhis

Meme kanserinde teşhis yöntemleri birbirinden farklıdır. Erken teşhis son derece önemli olduğu için kişilerin, belirtilen aralıklarda mutlaka kontrollerini yerine getirmesi gereklidir. Teşhis yöntemleri ise şu şekildedir;

  • KKMM: Kadınların her ay adet döneminin bitiminde belirli pozisyonlarda kendi kendine meme muayenesi yapması gereklidir. Kendi kendine meme muayenesinde bir farklılık ya da anormallik tespit edilirse, derhal doktora başvurulmalıdır.
  • Klinik Muayenesi: Kadınların her yıl mutlaka bir Göğüs uzmanına başvurarak, meme muayenesi yaptırması gereklidir.
  • Mamografi: Mamografi röntgen türüdür. Bir doktorun herhangi bir kitle veya anormallik tespit etmesine yardımcı olabilecek görüntüler üretir. Mamografide şüpheli sonuçları farklı testler de uygulayarak kontrol sağlanacaktır. Çünkü mamografi bazen kanser olmadığı halde ortaya çıkan şüpheli bir alanlar gösterebilir. 30 yaş üzeri kadınların 2 yılda bir, 40 yaş ve üzeri kadınların ise her yıl mamografi yaptırması önerilir.
  • Ultrason: Bu tarama, bir doktorun katı bir kütle ve sıvı dolu bir kist arasında ayrım yapmasına yardımcı olmak için ses dalgaları kullanır.
  • MRI: Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI), bir doktorun kanseri veya diğer anormallikleri tanımlamasına yardımcı olmak için memenin farklı görüntülerini birleştirir. Bir doktor bir mamografi veya ultrasonun takibi olarak bir MRI önerebilir. Doktorlar meme kanseri riski yüksek olanlar için bu yöntemi bir tarama aracı olarak kullanırlar.
  • Biyopsi: Biyopside doktorlar bir doku örneği çıkararak, bu doku örneğinin laboratuvar ortamında analiz edilmesini talep edecektir. Laboratuvar ortamında incelenen dokuda, tümörlü hücrenin var olup olmadığı incelenir. Sonuca göre meme kanseri tanısı konulabilir.

Tedavi

ev-dekor-dizayn-meme-kanseri-hakkinda-bilinmesi-gerekenler

Tedavi kanserin türü ve evresi, hormonlara duyarlılığı, yaşı, genel sağlığı ve tercihleri gibi genel durumlara bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir. Tıpta meme kanserinin tedavisi konusunda pek çok alternatif yöntem bulunduğu için, özellikle erken teşhiste sağkalım olasılığının %90’larda olacağını söyleyebilmek mümkündür. Meme kanserinde tedavi yöntemleri ise şu şekilde sıralanır;

Cerrahi: Cerrahi tedavi kitlenin bir kesi ile açılarak çıkarılması işlemidir. Açılacak kesi bölgesi, kitlenin bulunduğu yere bağlı olarak değişiklik gösterir. Kanserin 4. Evrede olması ve kitlenin 5 cm ve üzerinde olması durumunda, mastokdemi olarak da bilinen meme dokusunun tamamının çıkarılması işlemi yapılabilir. Meme dokusunun tamamının çıkarılması sonrası kalça ya da basen bölgesinden greft doku toplanarak, rekontrüksiyon işlemi yapılarak meme dokusu yeniden yapılandırılır.

Radyasyon :Bir kişi ameliyattan yaklaşık bir ay sonra radyasyon tedavisi alabilir. Radyasyon, tümörü kalan kanser hücrelerini öldüren kontrollü radyasyon dozlarıyla hedeflemeyi içerir.

Kemoterapi : Yüksek nüks veya yayılma riski varsa, doktor kanser hücrelerini öldürmek için sitotoksik kemoterapi ilaçları reçete edebilir. Kemoterapi meme kanseri tedavisi için sıklıkla tercih edilen bir yöntemdir.

Hormon : Doktorlar, hormona duyarlı meme kanserlerinin tedaviden sonra geri dönmesini önlemek için hormon engelleme tedavisi kullanırlar. Hormon tedavisi östrojen reseptörü (ER) pozitif ve progesteron reseptörü (PR) pozitif kanserlerin tedavisinde kullanılabilir.

Genellikle ameliyattan sonra hormon bloke edici tedavi uygularlar, ancak bazen tümörü küçültmek için önceden kullanabilirler. Hormon bloke edici tedavi, cerrahi, kemoterapi veya radyoterapi için uygun olmayan kişiler için tek seçenek olabilir. Doktorlar, bir kişinin ameliyattan sonra 5-10 yıl boyunca hormon tedavisi almasını önerebilir. Bununla birlikte, tedavi hormonlara duyarlı olmayan kanserleri etkilemez.

İlaç Tedavisi: Memede bulunan kitlenin 2 cm’den daha az olması durumunda, ilaç tedavisi başarılı sonuçların alınmasını sağlayabilir.  Bunun yanı sıra tedavide sağlıklı beslenmenin önemi de oldukça fazladır.  Bu noktada organik ürün ve propolis tüketiminin bağışıklık sistemini güçlendirdiği kanıtlanmıştır.

 

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Bir Yorum Yazın

Ürün ve Hizmetlerimiz Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz: